T: 16.03.2022 – E: 2022/880 – K: 2022/1022
Giriş
İdari yargılamada temyiz yolu, istisnai durumlar hariç olmak üzere belirli sınırlar içinde mümkündür. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinde, uyuşmazlık konusu belirli bir parasal sınırın altında kalıyorsa temyiz yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak uyuşmazlığın parasal sınırın üzerinde olup olmadığının tespiti, davanın içeriğine ve sonuçlarına göre değerlendirilmelidir. Bu kapsamda Danıştay 13. Daire'nin verdiği karar, kesin teminatın iadesine ilişkin davalarda temyize elverişliliği belirleyen kıstasları ortaya koymaktadır.
Kararın Bağlamı ve Olayın Özeti
Dava konusu olayda, sözleşme aşamasında alınmış olan kesin teminat mektubunun, idarece nakde çevrilmeden iade edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Davacı, sözleşmenin tarafı olarak, bu teminatın iadesini talep etmiş; ancak idare tarafından iade yapılmaması üzerine idari yargıya başvurmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararın temyizi sürecinde, uyuşmazlığın temyize tabi olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Danıştay’ın Değerlendirmesi
Danıştay 13. Daire, uyuşmazlığı şu şekilde değerlendirmiştir:
Kararın Uygulamadaki Etkileri
Bu karar, uygulayıcılar açısından şu sonuçları doğurmaktadır:
Sonuç
Danıştay’ın bu kararı, idare hukukunda teminat işlemlerinin yargısal denetimi açısından önemli bir içtihat oluşturmakta ve temyiz yolu açısından parasal sınırın tespitinde davanın maddi sonucu esas alınmalıdır ilkesini pekiştirmektedir. Bu tür davalarda temyize konu edilebilirlik, başvuru dilekçesinde rakamsal ifade yer almasa dahi, talep edilen işlemin içeriği ve niteliğine göre belirlenebilecektir.