Danıştay 13. Dairesi - 2014/4570 E. - 2017/2654 K.
- İş eksilişi
- Haksız fesih
- Menfi zarar
- Yoksun kalınan kar
Özet
İhalenin iptali kararının zorunlu sonucu olarak davacı şirket ile imzalanan sözleşmenin feshedildiği hakkında.
Karar
Dosyanın incelenmesinden, 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ihale sonucunda … Devlet Hastanesi ile yüklenici arasında “Hastane Dışında Yemek Pişirme, Taşıma, Dağıtım Hizmet Alımı İşi” için 4735 sayılı Kanun hükümlerine göre .......... tarihli sözleşmenin imzalandığı, davalı idarenin ........ tarih ve ........ sayılı yazısıyla, ihale Kamu İhale Kurulu'nun ............. tarih ve ............... sayılı kararı ile iptal edildiğinden, mevcut sözleşmenin .......... tarihi itibarıyla geçerli olmadığının ve bu tarih itibarıyla ilişiğin kesilmesi gerektiğinin davacı şirkete bildirildiği, davacı şirketin de ............ tarihli dilekçesiyle davalı idare ile akdedilen sözleşmeye ait İdari Şartname'nin 50.3. maddesindeki hüküm uyarınca, feshedilen sözleşme sebebiyle uğradığı ............-TL zarar ile işin gerçekleşmeyen dönemine ait damga vergisi ve sözleşme pulu bedelleri olarak ..............TL'nin toplamı olan ..............TL zararın ödenmesi için ............. tarihinde davalı idareye başvurduğu, bu başvurunun .......... tarih ve .............. sayılı işlemle reddi üzerine ............. tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının, sözleşmenin haksız feshi iddiasıyla sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar olan damga vergisi ve sözleşme pulu bedellerinin tazmini isteminin değerlendirilmesinden;
Geçerli şekilde kurulmuş bir sözleşmede, tarafların sözleşmeye uygun hareket etmeleri, edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmeleri, edimin ifasını imkânsız hâle getiren her türlü davranıştan kaçınmaları zorunludur. İşverenin, edimin ifasını kusuruyla imkânsız hâle getirmesi taahhüde aykırı bir davranıştır. İşveren, bu durumda yüklenicinin uğradığı tüm zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Sözleşmeden kaynaklanan taahhüt ilişkilerinde ortaya çıkan zararın iki türünden biri olan menfi zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. İhale işlemlerinde ortaya çıkan menfi zarar ise, ihaleye katılım aşamasında yapılan masraflar ile sözleşme aşamasında yapılan masraflar olarak ortaya çıkmakta ve sözleşme noter masrafı, sözleşme pulu, karar pulu, teminat mektubu ve teminat mektubu için yapılan masraflar, Kamu İhale Kurulu payı, banka referans mektubu masrafları, şartname dosya bedeli, itirazen şikayet bedeli gibi masraflar menfi zarar kapsamında değerlendirilmektedir.
Buna göre, davacı şirketin sözleşme nedeniyle yaptığı ve sözleşmenin gerçekleşmeyen dönemine karşılık gelen ........... TL'lik damga vergisi ve sözleşme pulu masraflarına ilişkin bedelin davalı idare tarafından menfi zarar kapsamında davacı şirkete ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından bu kısım yönünden Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı tarafından sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yoksun kaldığı kâr kaybının tazmini isteminin değerlendirilmesinden;
Sözleşmeden kaynaklanan taahhüt ilişkilerinde ortaya çıkan zararın iki türünden biri olan müspet zarar, idarenin yükümlülüğünü gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi yüklenicin mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kârdan yoksun kalan, kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan yoksun kalmaktadır. Müspet zarar kapsamında değerlendirilen kâr kaybı, kusursuz olan tarafın, sözleşmeden haksız olarak dönen taraftan isteyebileceği tazminatın konusu olan zarardır.
Diğer taraftan, idarî işlemlerin iptalini gerektiren nedenler ile hizmet kusurunu doğuran nedenler arasında tam bir bağlılık ve özdeşlik yoktur. Bir işlemin herhangi bir yönden hukuka aykırı görülerek iptal edilmiş olması hizmet kusurunun varlığını kabule yeterli olmaz. Bir başka anlatımla işlemin iptalini gerektiren her hukukî yanlışlık ve aykırılık kendiliğinden hizmet kusuru olarak nitelenemez. İdari işlemin tesisi ve uygulanmasında hizmet kusurunun varlığından söz edebilmek için hukukî sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerekmektedir. Hukukî değerlendirme hatasından veya yoruma dayalı bir idarî tasarruftan kaynaklanan idarî işlemlerin hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla iptal edilmiş olması, mutlak surette tazminat sorumluluğunu doğuracağı anlamını taşımamaktadır.
Davacı, yoksun kaldığı kâr kaybının tazmini istemini her ne kadar 4735 sayılı Kanun'un 24. maddesi uyarınca talep etmiş ise de; 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun "Sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksilişi ve işin tasfiyesi" başlıklı 24. maddesinin son fıkrasında, ''Sözleşme bedelinin % 80'inden daha düşük bedelle tamamlanacağı anlaşılan işlerde, yüklenici işi bitirmek zorundadır. Bu durumda yükleniciye, yapmış olduğu gerçek giderleri ve yüklenici kârına karşılık olarak, sözleşme bedelinin % 80'i ile sözleşme fiyatlarıyla yaptığı işin tutarı arasındaki bedel farkının % 5'i geçici kabul tarihindeki fiyatlar üzerinden ödenir.'' kuralı; uyuşmazlığa konu ihaleye ait İdari Şartname'nin 50.3 maddesi ile Hizmet Alımlarına Ait Tip Sözleşmenin 29. maddesinde ise ''...Bu ihalede Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 24. maddesi çerçevesinde iş eksilişi yapılabilir. İhale konusu işin sözleşme bedelinin %80'inden daha düşük bedelle tamamlanacağının anlaşılması halinde ise, yükleniciye, yapmış olduğu gerçek giderler ve yüklenici kârına karşılık olarak sözleşme bedelinin % 80'i ile sözleşme fiyatlarıyla yaptığı işin tutarı arasındaki bedel farkının % 5'i ödenir'' düzenlemesi yer almış olup, belirtilen yasal düzenlemenin iş eksilişine ilişkin olduğu, işin sözleşme bedelinden %80 daha az bir bedelle tamamlanması durumunda uygulanma kabiliyeti kazandığı, somut olayda ise sözleşmenin Kurul kararı neticesinde feshedildiği ve bu doğrultuda işin tamamlanmadığı, iş eksilişine ilişkin Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına hukuken imkân bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen .............TL kâr kaybına ilişkin kısım değerlendirildiğinde, 4734 sayılı Kanun'un 56. maddesinin son fıkrasında yer alan "İdarelerin, hukuki durumda değişiklik yaratan Kurul kararlarının gerektirdiği işlemleri ivedilikle yerine getirmek zorundadır." kuralı gereğince bağlı yetki içinde bulunan davalı idarenin, davaya konu ihalenin iptaline yönelik ............ tarih ve ....................sayılı Kamu İhale Kurulu kararını ivedi olarak yerine getirmek zorunda olduğu, bu sebeple ihalenin iptali kararının zorunlu sonucu olarak davacı şirket ile imzalanan sözleşmenin feshedildiği, anılan Kanun maddesinin seçimlik bir yetki öngörmemesi nedeniyle davalı idare açısından edimini yerine getirme imkânının bulunmadığı, bu sebeple davalı idareye kusur atfedilmesinin mümkün olmadığı, yüklenicinin kâr kaybını talep edebilmesi için ihaleyi yapan idarenin kendi kusuruyla sözleşmeyi feshetmesi gerektiği dikkate alındığında, davacı şirketin kâr kaybını içeren tazminat talebinin kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.