Sabah 03:00 Beylikdüzü Shell istasyonu ( Marmara park karşısı), 03:30 Ataköy Olimpiyat evi (Sinan Erdem spor salonu önü), 03:45 Mecidiyeköy Divan Otel önü, 04:00 Kadıköy Evlendirme dairesi otoparkı önünden hareketle 04:30 Sabiha Gökçen Havalimanı'nda siz değerli konuklarımızla kültür rehberinizin buluşmasının ardından Pegasus Havayollarının 06:30 Mardin uçağı ile bir saat elli dakikalık yolculuğun ardından Mardin'e ulaşıyoruz. Alanda bizleri bekleyen aracımıza binerek yöresel zenginlikler ile hazırlanmış kahvaltımızı aldıktan sonra (ekstra) müze kent Mardin’i tanımaya başlıyoruz.Burada ilk durağımız Mor Behrem Kırklar Kilisesi. Kilise görevlisinden alacağımız bilgilerin ardından Mardin’in dar sokaklarında yapacağımız yürüyüşle Mardin müzesi, Latifiye Camii ve bölgenin en önemli yapılarından biri olan Ulu Camii görüyor ve fotoğraflıyoruz.Ardından birçok dizi ve filme ev sahipliği yapmış PTT binası geziyor, Şehidiye Camii ve Medresesi ziyaretimiz sonrası Mardin’in sembollerinden olan Abbaralardan geçip aracımıza binerek, Kasımiye medresesine ulaşıyoruz. Selçuklu döneminde üniversite denginde eğitim veren bu olağan üstü mimaride Güneydoğu kültüründeki eyvan felsefesini öğrenip gezilerimizi tamamladıktan sonra rotamızı 1932 yılına kadar Dünya’daki Süryani halkının merkezi konumunda bulunan Deyrulzafaran Manastırına çeviriyoruz.Manastır hakkında edineceğimiz bilgiler sonrasında Mezopotamya’nın Efes’i olarak adlandırılan Dara’ya gidiyoruz.İpek yolu üzerinde bulunan bu antik kentte dünyanın ilk su barajına ait olan kalıntıları,antik dönemde Ahamanişlerin tanrısı Ahura Mazda’ya inanıldığı ve bunun için de bir takım ateş kulelerini, kale (Daras Anastasiupolis), kilise, köprü, su kanalları, su sarnıçları, arasta, kaya mezarları ve sivil yerleşim binalarına ait kalıntıları incelerken yöre halkı ile gireceğimiz ikili ilişkiler ve bizlere Mezopotamya misafirperverliğinin inceliklerini sunma yarışları hoşgörü ve sevginin bölgede ne derece güçlü olduğunu bir kez daha kanıtlayacak.Kalbimizin bir kısmını burada bırakmamızın ardından serin sularıyla cennetten bir köşe olarak tasvir edilen bölgenin mesire alanı Beyaz Su gezisi sonrasında Mardin'de bulunan otelimize ulaşıyoruz.Akşam yemeği ve konaklama otelimizde.
Sabah otelimizde alacağımız açık büfe kahvaltı sonrasında dört tarafı yeşillikler ve sularla çevrili olan Savur’a gidiyoruz.Osmanlı döneminde "nahiye-i Savur, tabi-i liva-i Mardin" diye adlandırılan Süryani ustaların muhteşem taş işlemeleri ile ön plana çıkmış bu yerleşim yerinde Savur kalesi çevresinde tarihi mekanları,dar sokakları rehberimiz eşliğinde dolaşarak Hacı Abdullah Bey konağına çıkıyoruz.Kuşbakışı manzaranın keyfini çıkartarak aracımızla Dereiçi(Kilit) köyüne ulaşıyoruz.3-4 aile dışında kalanlarının tümünün avrupaya göç ettiği bu köyde Mor Dimet (Romatizma) manastırı gezisini yaparak küçük Mardin olarak adlandırılan Midyat'a ulaşıyoruz.Bölgenin önemli el sanatlarından olan Telkari pazarında vereceğimiz serbest zaman sonrasında birçok diziye ev sahipliği yapmış olan Konuk evi terasına ulaşıyoruz.Burda birbirinden güzel fotoğraflar çekerek yöresel sarı kesme taş mimarisi ile farklı manzaraları ölümsüzleştirdikten sonra Süryanilerin “Yoldath Aloha” Arapların “El Hadra” olarak adlandırdıkları Meryem Ana kilisesi gezisi ile Mor Gabriel manastırı ziyaretlerimizin ardından Midyat'tan ayrılıyor ve Mardin'de bulunan otelimize geri dönüyoruz.Yemek sonrası dileyen misafirlerimizi yörenin meşhur Reyhani gecesi eğlencesine götürüyoruz (ekstra)
Sabah otelimizde alacağımız açık büfe kahvaltı sonrasında yapımı devam eden Ilısu barajı su tuttuktan sonra baraj gölü altında kalacak olan Raman dağlarının güneyinde Dicle nehrinin iki tarafına kurulu olan Hasankeyf’e gidiyoruz. Yol üzerinde baraj inşası sebebiyle yeni kurulan yerleşime taşınmış olan Artuklu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey’in türbesini görerek Hasankeyf’e ulaşıyoruz. Hasankeyf’te ziyarete kapalı olan kalenin kuzey ucunda yer alan ve Seyir köşkü olarak yapılan Küçük Saray yapısını (aşağıdan görülecektir), ilk ne zaman yapıldığı bilinmeyen ve günümüzdeki haliyle Roma dönemine ait olan köprünün temelleri üzerine Artuklular tarafından tekrar inşa edilen köprüyü ve El Rızk camine ait olan ve yakında tıpkı Zeynelbey türbesi gibi yeni yerleşime taşınması planlanan minaresini gördükten sonra petrol kuyuları manzarası eşliğinde Batman'da öğle yemeği sonrası Timurtas bin ilgazi tarafından Batman çayı üzerinde 1147 yılında yaptırılan, türkülere konu olmuş Malabadi köprüsüne ulaşıyoruz.Burada edineceğimiz bilgiler ve çekeceğimiz birbirinden güzel fotoğrafların ardından Diyarbakır'a ulaşıyoruz.Meşhur on gözlü köprü ile tarihi surlarda Heysel bahçelerini gördükten sonra Diyarbakır havalimanına ulaşıyoruz. Pegasus 19.50 İstanbul uçağı ile hareket ediyor,alanda bizleri bekleyen servis araçlarımızla sizleri aldığımız noktalarda bırakırken bir sonraki turlarımızda buluşmak üzere sizlere veda ediyoruz.
E-Posta | : | bilgi@vizyonder.org.tr |
Telefon | : | +90 242 338 2016 - Faks : +90 850 811 2016 |
Gsm | : | +90 545 335 2016 - Gsm2: +90 545 337 2016 |
: | Whatsapp Görüşmesi Başlat |